Makale
Putin “Büyük Petro”yu mu izliyor?
Bu aralar “Osmanlı-Rus savaÅŸları”na odaklanmış bulunuyorum. 1711'deki “Prut Savaşı” karmaşık devletler oyununda ilginç bir örneklik teÅŸkil ediyor. “Devletler Oyunu”nda, ister müttefik olsunlar, isterse olmasınlar her bir devletin kendi çıkarları önde gelir. Osmanlı'nın Rusya ile savaÅŸa girmesini destekleyenlerin başında Ä°sveç Kralı DemirbaÅŸ Åžarl geliyordu.
1709'da Poltava'da Rus Çarı I. Petro'ya yenilen Demirbaş Şarl, Osmanlı ülkesine sığınmıştı. Kurtuluşunu Osmanlı-Rus savaşında gören Şarl, bu savaşın olması için büyük çaba içindeydi. Avrupa'nın bir diğer büyük devleti Fransa'ysa İngiltere ve Hollanda'yla savaşmaktan bitap düşmüştü. İngiltere ve Hollanda'nın Baltık Denizi'ndeki Rus limanlarından büyük gelir elde etmesinden rahatsızdı. Bu yüzden Fransa, Şarl'ın Osmanlı nezdindeki girişimlerini destekledi.
Saldırgan bir politika izleyen Petro “Büyük Rusya”yı kurmak için Osmanlı Devleti'ni paramparça etmeyi kafasına koymuÅŸtu. Bizans'ı, DoÄŸu Roma Ä°mparatorluÄŸu'nu canlandırmak istiyor, Osmanlı egemenliÄŸi altındaki Ortodoks Hıristiyan azınlıklarıysa isyan etmeye çağırıyordu. Kışkırtma gayet baÅŸarılıydı, Balkanlar'da Osmanlı'ya karşı birçok saldırı gerçekleÅŸti. Kesenin aÄŸzını açan Petro, Osmanlı'ya zarar veren her unsuru ihya ediyordu.
Osmanlı Devleti 1683'teki baÅŸarısız “Viyana KuÅŸatması”ndan sonra birkaç cepehede, tam 16 yıl savaÅŸtı. Ruslar bu zayıf anımızda Azak Kalesi'ni geçirdiler ve Osmanlı sınırlarını sürekli taciz ettiler. Burnu havadaki Petro, Kuzey Avrupa'nın en güçlü devleti olan Ä°sveç'i yenmenin gururu içindeydi. Ancak Osmanlı bu savaÅŸa çok iyi hazırlanmıştı. Eski Romalıların dediÄŸi gibi, zafer hazırlığı sever. Sefer öncesinde Osmanlı ordusunun ikmal hatlarında Rus yanlısı Rumlar, Ulahlar birçok sabotaj ve saldırı gerçekleÅŸtirdiler. Hatta Osmanlı'nın Eflak-BoÄŸdan Prensi yaptığı Dimitri Kantemir bile alelacele Ruslara iltihak edecektir. Ancak Ä°sveçliler, Ukrayna Kazakları, Polonyalılar, Kırım Tatarları, Nogay Tatarları ve Kiev muhafızı Josef Pototsky'nin komuta ettiÄŸi bir Leh-Tatar ordusu da Osmanlı Devleti'yle aynı safta yer aldılar.
Kibri sebebiyle yavaÅŸ hareket eden Petro ve ordusu 20 Temmuz 1711 Prut Nehri kıyısındaki bataklık araziye sıkıştırıldı. Bu savaÅŸa katılanYeniçeri Katibi Hasan Efendi'nin günlüğüne aktardığı ifadeyle, Çar ve ordusu azap çengeline asılı Çil kuÅŸu gibi kıvranıyordu. “Büyük Rusya” hayali Prut bataklıklarına gömülmüştü. Ne olduysa oldu ayrı bir hikaye, ama Osmanlı ordusu baÅŸkomutanı Baltacı Mehmet PaÅŸa,Petro'nun aman dilemesini kabul etti. DemirbaÅŸ Åžarl ve Kırım Hanı Devlet Giray'ın yalvarmaları sonuç vermedi. Osmanlı'yla savaÅŸmaktan büyük nedamet duyan “Büyük Petro”nun arkasına bile bakmadan hızla ülkesine dönmesini izin verildi. Osmanlı hudutlarına pervasızca giren Petro canını kurtardıysa da gururu kırıldı. Sonuç itibariyle Osmanlı, savaÅŸ meydanında kazandığı zaferi birkaç küçük taviz karşılığında masada kaybetti. Ama Prut'tan sonra Petro da bir daha Osmanlı'yla savaÅŸ yapmayacaktır.
Prut Barış AnlaÅŸması Rusya'ya hiç de hak etmediÄŸi ölçüde can suyu verdi. Adeta Rusya yeniden hayat bulmuÅŸ oldu. Putin de “21. Yüzyıl'ın Büyük Petro'su” olmak istiyor ve çılgınca iÅŸlere kalkışıyor. Ama Putin, Karl Marks'ın 1850'lerde I. Napolyon ve III. Napolyon için söylediÄŸi ÅŸu ibretli sözü aklından çıkarmasa Rusya için daha hayırlı olur:
“Hegel, bir yerde, şöyle bir gözlemde bulunur: Bütün tarihsel büyük olaylar ve kiÅŸiler, hemen hemen iki kez yinelenir. Hegel eklemeyi unutmuÅŸ: Ä°lkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak.”
Henüz yorum yapılmamış.